2.-Sual: Meryem suresi 28. Ayette yahudilerin Meryem’e “Ey Harun’un kız kardeşi!” diye hitap ettikleri yazılıdır. Halbuki Meryem, Harun peygamberin kardeşi değildir. Bunun manası nedir?
2.-Elcevap: Allahu Teala (c.c.) şöyle buyuruyor: “(Meryem) onu taşıyarak kavmine getirdi. Onlar: “Ey Meryem, sen tuhaf bir iş yaptın.” “Ey Harun’un kız kardeşi! Senin baban kötü bir kimse değildi. Annen de iffetsiz değildi.” dediler. (Meryem: 27.- 28.)
Hz. Meryem ile Hz. Harun arasında, bin küsur sene bulunmaktadır. O zaman bunun gerçek manada bir kardeşlikten çok mecazi bir ifade olduğu anlaşılmaktadır. Hanna ile Elisabeth kardeştir. Yani Hz. Meryem’in annesi Hanna, Hz. Zekeriya’nın hanımı olan Elisabeth’in kız kardeşidir. Bu iki kız kardeş ise, Hz. Harun’un soyundandır. Dolayısıyla Hz. Meryem, anne tarafından Hz. Harun’un soyundan geldiği için Harun’un kız kardeşi sayılmıştır.
Burada Harun’un kız kardeşi sözünden maksat, Meryem’in o aileden gelmiş olduğunu vurgulamaktır. Bu ifadeyle şerefli bir soydan gelen Meryem’i, soyuna asla yakışmaz bir iş yapmakla suçlayıp mahcup etmek istemişlerdir.
Harun peygamber İsrail oğulları içerisinde seçkin bir yere sahipti. Sağlığında kutsal mabedin bakımını yürütmek gibi şerefli bir misyonu üstlenmiş ve ölümünden sonra bu görevi soyundan gelenlere devretmiştir. Mabed hizmetleri Harun soyuna tahsis edilmiştir. Hz Meryem ise hem Harun peygamberin soyundan geliyor hem de İmran’ın eşi tarafından bu mabede adanmıştı. Bu soy ve görev bağlantısı kastedilerek kendisine: “Sen böyle büyük bir peygamberin kardeşi konumundasın nasıl böyle bir kötülük yapabilirsin.” manasında serzenişte bulunulmuştur.
Hz. Harun’un bir kız kardeşi vardır ve onun da adı Meryem’dir. Bu isim Tevrat’ta “Miryam” olarak zikredilir. Hz. Meryem ona nispet edilerek isimlendirilmiş ve bu nedenle ona, “Harun’un kız kardeşi” denilmiştir. Bu durumda, Harun’un kız kardeşi demek, ya ahlakta Harun’un benzeri, ya kız kardeşinin benzeri yahut soy itibariyle onun neslinden demek olur.
Hz. Meryem’in teyzesi ve Hz. Zekeriya’nın karısı Elisabeth hakkında; Luka 5. de “Harun’un bacılarından biri olarak anılmaktadır.” (Muhammed Esed Tefsiri- Meryem Suresi, Ayet: 28.- 2. Cilt, 613. Sh.)
Luka İncili’nin 5. Ayetini okuyan bir hıristiyan nasıl oluyor da Kur’an’a itiraz ediyor. Neden hiç bir hıristiyan İncil’e itiraz edip Elisabeth için Harun’un bacısı değil demiyor. Halbuki kendi kitaplarında bu ifade açıkça yer alıyor. Evet hem önceki kitaplarda hem de Kur’an’da böyle mecazi ifadeler yer almaktadır.
Mecaz ifadeler olarak:
İbrahim’in kızı: (Luka: 13/16.)
İbrahim’in oğlu: (Luka: 19/9.)
İncillerde beyan edilmektedir.
Nitekim: Hz. Safiyye, Hafsa ile Aişe’nin kendisine: “Biz Rasulullah’ın amcasının kızları ve zevceleriyiz.” dediklerini haber verince Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Sen onlara: “Harun babam, Musa amcam, Muhammed eşim oluyor, daha ne isterim!” deseydin ya!” (Tirmizi- Menkabe Hadis No: 4145.) (Hakim, el-Müstedrek- Marifetu’s-Sahabe Hadis No: 6868.)
Bu hadis-i şerife “Harun peygamberin Safiyye diye kızı yok veya Musa peygamberin Safiyye isminde yeğeni yok.” diyerek itiraz eden olmadı. İşte mecazdan anlamayanlar hataya düşüyor. Biz Fatih’in torunlarıyız ne demek? İnananlar kardeştir ne demek? Ey Adem’in çocukları ne demek? Ey Harun’un kız kardeşi ne demek?
Babanız İbrahim’in dinine uyun. (Hacc: 78.) Ata, baba olarak isimlendirilmiş. Bu tarz beyan Kur’an’da ve diğer semavi kitablarda vardır.
Bir tefsire göre: Burada Harun’dan Hz. Musa’nın kardeşi kasdedilmektedir. Zira Hz. Meryem onun neslindendi. Nitekim Temim kabilesinden olana: Ey Temim’in kardeşi, Mudar kabilesinden olan birine de: Ey Mudar’ın kardeşi, denilmektedir. (İbn Kesir- Meryem Suresi, 28. Ayet, 10. Cilt, 5135. Sh.)
Hz. İsa’ya “Davud’un oğlu” (Matta: 1. Bab, 1. Ayet) diye hitab edildiğini onlara hatırlatmak gerekir. Bu tabirler anlaşılınca diğerinin anlaşılması daha kolay olur. Hıristiyanlar Meryem’in nişanlısı ve dayısının oğlu Yusuf’tan bahsederler. Onlara şöyle diyelim: “Hata yapıyorsunuz. Yusuf, Yakub’un oğludur.” Halbuki öyle faziletli şahıslar vardır ki, asırlar boyunca insanlar onların isimlerini çocuklarına verirler.
Farz edelim ki Meryem’in kardeşinin ismi Harun olsun. Hıristiyanlığın kutsal metinleri olan İnciller ve diğer Yeni Ahit yazılarında, Meryem’in ailesi yani anne, baba ve kardeşlerinin isimleri hakkında hiçbir bilgi verilmemiştir. Bu bilgilere başka kaynaklarda rastlanmaktadır. Böyle bir durumda ne ile itiraz edebilirler? Sadece zan ile.
Hz. Meryem’in ölüm tarihi bile net değildir. Mezarı dahi belli değil.
Meryem’in annesi Hanna iki defa evlenmiştir. İkinci eşinden çocukları olabilir. Hanna, Fakuz’un kızı ve İşba’nın yani Elisabeth’in kız kardeşidir. İmran’ın nesebi Maton yoluyla Hz. Davud’a ulaşmakta idi. (el-Mes’udi)
Harun ismi hakkında bazı müfessirler o zamanda Harun isminde salih bir kimsenin yaşadığını ifade etmişlerdir.
Bu isimler o zamanda soyu hatırlatan ve soyun büyüklerine hürmeten çokça verilen isimlerdir.
Yahudiler daha önceki peygamberlerin ve salih kimselerin isimlerini kullanıyorlardı.
Nitekim günümüzde bazı yörelerde büyüklere hürmeten bazı isimler son derece sıklıkla kullanılır.
Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Onlar (İsrailoğulları) peygamberlerinin ve salihlerinin isimlerini çocuklarına isim olarak verirlerdi.” (Müslim, Tirmizi, Nesai) (İbn Kesir, Meryem Suresi, 28. Ayet 10. Cilt, 5136. Sh.)
Musa’nın kardeşi Meryem’in ismi İsa’nın annesine veriliyor da, Musa’nın kardeşi Harun’un ismi neden Meryem’in kardeşine verilmesin? Onbeş sene içinde Meryem’in kardeşleri olabilir ve birinin ismi Harun olabilir. Veya o zamanda yaşayan faziletli bir insanın ismi neden Harun olmasın? Nişanlısı Yusuf, Yakub’un oğlu mu? Magdalalı Meryem, Hz. Meryem mi? Elbette değil.
*Rasulullah’ın (s.a.v.) söylediklerinin bir kısmını ehl-i kitabın bilmemesi nübüvvetinin alametlerindendir. Sadece onların dediklerini deseydi insanlarda şüphe uyanırdı.
Onların bilmediklerini bilen Allah (c.c.), son elçisi ile insanlara bilmedikleri bu haberleri de gönderiyor.
Aslında Kur’an, bütün bu hakikatlerle beraber Meryem Harun’un kız kardeşidir demiyor. İsrail oğullarının sözlerini naklediyor. Onlar o zaman öyle söylemişler. Yine Kur’an Fir’avn’ın: “Ben sizin en yüce Rabb’inizim” sözünü naklediyor. Bu sözü nakletmesi elbette bu sözü kabul ediyor manasına gelmez.
(Cevher İnci Altın)
Abdullah ÖZTÜRK








Bir Cevap Yazın