Satın almak için  SUR Tel: 0507 410 82 49

Bu kitapta, Taharet ve Namaz ile ilgili hükümler, El-Hidaye, İbn-i Abidin, Fetavayi Hindiyye, Mebsut ve El-İhtiyar gibi sağlam ve güvenilir Hanefi kaynaklarından alınmış, ayet ve hadislerle takviye edilmiştir. Kaynak gösterdiğimiz kitaplar, muazzam Muhammed ümmetinin kahir ekseriyetini temsil eden Hanefi mezhebinin ulema ve mensupları tarafından amel edilen ve sağlamlığı görüş birliğiyle tasdik edilen hükümleri ihtiva eden kitaplardır.

Taharet ve Namaz ile ilgili meselelerin tahkik edildiği bu eserimize, konuların ehemmiyetine ve büyüklüğüne binaen ve teferruatlı bir şekilde işlenmiş olmasından dolayı Fıkhu’l- Kebir ismini uygun gördük. İmandan sonra en mühim ibadet namaz olduğu ve Taharette namazın şartı olduğu için eserimizi bu iki başlık altında topladık. Kabirde ilk sualin temizlikten sorulması ve Kıyamette ise ilk hesabın namazdan olması da bu iki meselenin ne kadar ehemmiyetli olduğunu idrak etmemiz için yeterli olsa gerektir. Rızayı ilahiyi kazanmak ve ebedi saadete mazhar olmak da yine bu iki hakikati doğru anlamak ve gereğini yapmakla mümkün olur.

Fıkhu’l- Kebir olsun, Fıkhu’l- Evsat olsun veya Fıkhu’l- Asgar olsun ders notları olarak defalarca tedkik edilmiş ve meseleler üzerinde tahkikli çalışmalar yapılmıştır.

FIKHU’L- KEBİR’DEN SEÇMELER

 Sual: Kulun ilk sorguya çekileceği şey nedir?

Elcevap: Kulun ilk sorguya çekileceği şey kabirde temizlik mahşerde ise namazdır. Kabirde ilk sorulacak şeyin temizlik olduğuna delil Peygamber (s.a.v.)’in şu hadisidir: “Bevlden sakının! Çünkü kulun kabirde ilk sorguya çekileceği şey odur.” Bu hadisi Taberani güzel bir isnadla rivayet etmiştir. Mahşerde ilk sorulacak şeyin namaz olduğuna delil de: “Kıyamet gününde kulun amellerinden ilk sorguya çekileceği şey namazdır.” hadis- i şerifidir. (İ. Abidin 1. Cilt, 606. Sh.)

Sual: Hades nedir?

Elcevap: Hades: Azaya girerek temizlikleri gideren şer’i bir vasıftır. (İ. Abidin 1. Cilt, 105. Sh.)

Sual: Habes nedir?

Elcevap: Bahır’da beyan edildiğine göre habes (pislik) hakiki necasete, hades (abdestsizlik veya cünüblük) de hükmi necasete mahsustur. (İ. Abidin 1. Cilt, 517. Sh.)

  Abdestin Farzları

Sual: Abdestin farzları nelerdir?

Elcevap: Allahu Teala, Kur’an-ı Kerimde: “Ey iman edenler, namaz kılmak istediğiniz zaman yüzlerinizi yıkayınız ve dirseklerinizle beraber ellerinizi de yıkayınız. Başlarınızı meshediniz. Ve topuklarla birlikte ayaklarınızı da yıkayınız.” buyurmuştur. (Maide: 6.)

Bu ayet-i kerimeden de anlaşıldığı gibi abdestin, dört farzı vardır:

l-) Yüzü yıkamak.

2-) Kolları yıkamak.

3-) Başı mesh etmek.

4-) Ayakları yıkamaktır. (F. Hindiyye 1. Cilt, 15. Sh.)

*İhtar: Abdestin farzlarında,

İmam-ı Şafii’ye göre:

-Niyet farzdır. (El- Hidaye 1. Cilt, 25. Sh.)

-Tertib farzdır. (İ. Abidin 1. Cilt, 166. Sh.)

İmam-ı Malik’e göre:

-Başın tamamına mesh etmek farzdır. (Mülteka- Mevkufat 1. Cilt, 29. Sh.)

-Muvalat (birinci uzuv kurumadan ikinciyi yıkamak) farzdır. (İ. Abidin 1. Cilt, 166. Sh.)

-A’zayı ovuşturmak farzdır. (İ. Abidin 1. Cilt, 221. Sh.)

Sual: Abdestte suyun akması şart mıdır?

Elcevap: Tahavi Şerhinde: “Abdestte suyu akıtmak şarttır.” denilmiştir. Kar ile abdest alındığı zaman, eğer o sulu olur ve ondan bir iki veya daha fazla su damlarsa, onunla alınan abdest icmaen caiz olur. (F. Hindiyye 1. Cilt, 15.-16. Sh.)

Sual: Abdest alırken yıkamanın ölçüsü nedir?

Elcevap: Yıkamaktan murad; suyu damlayarak akıtmaktır. Velev ki bir damla olsun. “el-Feyz” nam kitapta, esah kavle göre en az iki damla olacağı bildiriliyor. (İ. Abidin 1. Cilt, 121.- 109. Sh.)

Sual: Abdest için yetecek en az miktar ne kadardır?

Elcevap: Zahir rivayede yetecek en az miktarın abdest için bir müd su olduğu bildirilmiştir. Buna delil Buhari ile Müslim’in ittifakla rivayet ettikleri bir hadisdir. Fakat bu sınırlama lazımı değil, sünnet miktarının en aşağısını beyandır. (İ. Abidin 1. Cilt, 233. Sh.)

*1 Müd = Şer’i dirheme göre 729 gram eder. (İ. Abidin Fihrist, 137.- 128. Sh.)

Sual: Kıraatın en aşağı hududu nedir?

Elcevap: Kıraatın en aşağı hududu kulağına erişecek sesin çıkmasıdır. Velev ki hükmen olsun, nitekim ortada sağırlık veya gürültü gibi bir mani bulunursa hükmen işitmiş sayılır. (İ. Abidin 2. Cilt, 357. Sh.)

*Bir kimsenin, dudakları oynasa ve bir başka kimsede ona iyice yaklaşıp, kulağını onun ağzına tuttuğu halde, onun sesini ancak işitiyorsa fakat onun okuduğunu anlamasa, buna, Mücemcek (pek anlaşılmayan söz, açıklık kazanmayan haber) denir. (F. Hindiyye 1. Cilt, 252. Sh.)

Sual: Bu bahis edilenler, başka nerede geçerli olur?

Elcevap: Bu bahis edilenler, kesilen hayvana besmele, secde-i tilavetin vacib olması, köle azadı, kadın boşamak, istisna vesaire gibi söze taalluk eden her şeyde geçerlidir. Bir kimse karısını boşar veya istisna yaparda ağzının söylediğini kulağı işitmez ise sahih kavle göre sahih olmaz. (İ. Abidin 2. Cilt, 357. Sh.) (F. Hindiyye 1. Cilt, 242. Sh.)

*Bir kimse işitilmeyecek şekilde fısıldasa veya sadece gönülden geçirse namazı caiz değildir. Maksad hususi bir şekilde söylemesi yani söylediğini kendisinin işitmesidir. Keza euzü besmele, tesbih, kıraat, salavat gibi namaza aid bütün sözler böyle olduğu gibi köle azadı, kadın boşamak ve yemin dahi bu kabildendir. (İ. Abidin 2. Cilt, 200.- 201. Sh.)

Sual: Rükunun delili nedir?

Elcevap: Delili: “Rüku edenlerle beraber rüku edin.” (Bakara: 43.) ayet-i kerimesidir.

Sual: Rüku nedir?

Elcevap: Rüku: Ellerini salmış olsa dizlerine varacak derecede eğilmektir. “Sirac”da da böyle denilmiştir. (İ. Abidin 2. Cilt, 190. Sh.)

Sual: Rükunun sünnete uygun şekli nasıldır?

Elcevap: İbn Abbas’dan (r.a.) rivayetle: “Rasulullah (s.a.v.) namaz kılarken rükua vardığı zaman öylesine düzgün dururdu ki sırtına su dökülse akmadan üzerinde durabilirdi.” (Taberani- Mu’cemu’l- Kebir, Ebu Ya’la) (Cem’ul- Fevaid 1. Cilt, 226. Sh.)

*Vabısa b. Ma’bed’den (r.a.) rivayet edilen bir hadiste şöyle denilmektedir: “Rasulullah’ın (s.a.v.) namaz kıldığını gördüm. Rüku ettiği zaman sırtını düz tutardı. Öyle ki, üzerine su dökülecek olsa su dururdu.” (İbn-i Mace) Hz. Aişe’den rivayet edilen bir hadis-i şerifte şöyle denilmektedir: “Hz. Peygamber (s.a.v.) rükuya vardığı zaman başını ne kaldırır, ne de salıverir, ikisi arasında tutardı.” (Müslim) (V. Zuhayli, el-Fıkhu’l-İslam 2. Cilt, 29. Sh.)

Sual: Rükuda ellerin ve parmakların durumu nasıl olmalıdır?

Elcevap: Ellerini dizleri üzerine koyarak onlara dayanır ve kuvvet bulmak için parmaklarını açar. Baldırlarını dik tutmak sünnettir. Rüku’da en az üç defa tesbih eder. (İ. Abidin 2. Cilt, 274. Sh.)

Sual: Tesbihlerin üçten az bırakılması mekruh mudur?

Elcevap: Ulema, tesbihlerin üçten az bırakılması mekruh olduğunu üçten ziyadenin ise tek sayıda bitirmek şartiyle beş, yedi veya dokuza kadar çıkarılmasının müstehab olduğunu söylemişlerdir. Fakat bu imam olmayan hakkındadır. İmam olursa cemaate bıkkınlık vermemek üzere uzatmaz. (İ. Abidin 2. Cilt, 276. Sh.)

Sual: Rükuda nasıl tesbih eder?

Elcevap: Rüku tesbihinde “Subhâne rabbiyel azîm.” demek sünnettir. (İ. Abidin 2. Cilt, 276. Sh.)

*Hz. Huzeyfe (r.a.) şöyle demiştir: “Hz. Peygamber (s.a.v.) ile beraber namaz kıldım. Rükuda “Subhâne rabbiyel azîm”, secdede “Subhâne rabbiye’l- a’lâ” derdi. Okuyuşu esnasında rahmet ayeti geçince orada durur ve Allah’dan rahmet isterdi. Azab ayeti gelince de Allah’a sığınırdı. Bu hadisi beş hadis imamı rivayet etmiş olup Tirmizi sahih demiştir. (V. Zuhayli, el-Fıkhu’l-İslam 2. Cilt, 29. Sh.)

Sual: Rükuda, topukların durumu nasıl olmalıdır?

Elcevap: Rükuda, topuklarını birbirine yapıştırmak sünnettir. Ebu’s Suud: “Secde halinde de böyledir. Bu sünnetler bahsinde de geçmiştir.” diyor. Şübhesiz ki bu bir göz hatasıdır. Evet: Olabilir ki bu mana rükudan anlaşılmıştır. Rükuda topukları birbirine yapıştırmak sünnet olunca ondan sonra onları ayırmaktan bahis etmemişlerdir. Esas olan secde halindede yapışık kalmalarıdır. (İ. Abidin 2. Cilt, 274.- 275. Sh.)

Sual: Rükuda tatbikin hükmü nedir?

Elcevap: Tatbik; rüku’da iki avucunu birbirine yapıştırıp mecmu’larını iki dizin arasına getirmektir. Tirmizi: “Tatbik, ehl-i ilim yanında mensuh sayılır. Yalnız İbn-i Mes’ud (r.a.) ile ashabından bazıları tarafından bunun yapıldığı mervidir.” diyor. (Sahih-i Buhari Şerhi- Tecrid-i Sarih 2. Cilt, 792. Sh.)

*İbn-i Mes’ud (r.a.) anlatıyor: “Rasulullah (s.a.v.) bize namazı şöyle öğretti: “Önce tekbir getirdi iki elini kaldırdı. Rükuya gittiği zaman ellerini dizlerinin arasında kavuşturdu.” Ravi der ki: “Sa’d’a bu haber ulaşınca: “Kardeşim doğru söyledi. Biz böyle yapardık, sonra şununla emredildik dedi ve bununla diz kapaklarını kavrayıp avuçlamayı kastetti.” (Ebu Davud, Nesai, Buhari, Müslim) (Kütüb- i Sitte- Camiu’l- Usul 8. Cilt, 454.- 490. Sh.) (Cem’ul- Fevaid 1. Cilt, 221. Sh.)

Sual: Diz kapaklarını kavrayıp avuçlamak sünnet midir?

Elcevap: Hz. Ömer (r.a.) demiştir ki: “Diz kapağı (nı tutmak) sizin için sünnet kılınmıştır. Öyle ise rükuda diz kapaklarını kavrayın. (Tirmizi, Nesai) (Kütüb- i Sitte- Camiu’l- Usul 8. Cilt, 455. Sh.) (Cem’ul- Fevaid 1. Cilt, 221. Sh.)

Sual: Namazdan sonra namaz tesbihatını nasıl yapar?

Elcevap: (Selamdan sonra) üç defa istiğfarda bulunmak, Ayet el- kürsiyi ve muavvizatı (kul euzü surelerini) okumak, otuz üçer defa Subhânallah, Elhamdulillah, Allâhuekber demek (ki bunların mecmuu doksandokuz eder) yüzüncüde Tehlil getirmek (Lâ ilâhe illallâhu vahdehu lâ şerike leh demek) dua etmek ve duayı, “Subhâne rabbike rabbi-l’izzeti ammâ yasifûn. Ve selâmun alâ-lmurselîn. Velhamdu lillâhi rabbi-l âlemîn (Saffat: 180.- 181.- 182.)” ile bitirmek müstehabtır. (İ. Abidin 2. Cilt, 346. Sh.) (İ. Abidin 3. Cilt, 245. Sh.)

*Hasan bin Ali’den (r.a.) rivayetle, Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kim farz namazdan sonra Ayete’l- Kürsi’yi okursa öbür namaza kadar o, Allah’ın zimmeti ve himayesinde olur.” (Taberani- Mu’cemu’l- Kebir) (Cem’ul- Fevaid 5. Cilt, 255. Sh.)

*Ukbe bin Amir’den (r.a.) rivayetle, dedi ki: “Rasulullah (s.a.v.), bana her namazın arkasından Muavvizeteyn (Felak ve Nas) surelerini okumamı emretti.” (Sünen-i Tirmizi 5. Cilt, 42. Sh.) (Ebu Davud, Nesai) (Cem’ul- Fevaid 5. Cilt, 253. Sh.)

*Diğer rivayette, Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kim, her namazın ardından otuzüç defa Subhânallah, otuzüç defa Elhamdulillah ve otuzüç defa Allâhuekber deyip yüzüncüsünü “Lâ ilâhe illallâhu vahdehu lâ şerike leh. Lehul mulku ve lehul hamdu ve huve alâ kulli şeyin kadîr.” diyerek tamamlarsa, deniz köpükleri kadar olsa dahi günahları bağışlanır.” (Buhari, Müslim, Muvatta, Ebu Davud) (Cem’ul- Fevaid 5. Cilt, 253. Sh.)

*Rasulullah (s.a.v.) her farz namazın sonunda: “Lâ ilâhe illallâhu vahdehu lâ şerike leh. Lehul mulku ve lehul hamdu ve huve alâ kulli şeyin kadîr. Allâhumme lâ mânia limâ atayte velâ mutiye limâ mene’te velâ yenfeu żel ceddi minkel cedd.” derdi. (Buhari, Müslim) (İ. Abidin 2. Cilt, 348. Sh.)

Sual: Namaz tesbihatından sonra duayı nasıl yapar?

Elcevap: Ellerini göğsü hizasında gökyüzüne doğru açar. İbni Abbas’dan Rasulullah (s.a.v.)’in böyle yaptığı rivayet olunmuştur. Zira gökyüzü duanın kıblesidir. Ve ellerinin arasında az da olsa bir aralık bulundurur. (İ. Abidin 2. Cilt, 300.- 301. Sh.)

*Esah kavle göre duadan sonra ellerini yüzüne sürmek sünnettir. (İ. Abidin 2. Cilt, 300. Sh.)

Sual: Duanın adabı nelerdir?

Elcevap: Dua adabından biri de kıbleye karşı durarak ellerini koltuklarının beyazı görününceye kadar kaldırmaktır. Sahihayn hadisinde ravi: “Rasulullah (s.a.v.) yağmur duasından başka bir şeyde ellerini kaldırmazdı. Yağmur duasında ise koltuklarının beyazı görününceye kadar ellerini kaldırırdı.” demiştir. (İ. Abidin 2. Cilt, 301. Sh.)

Sual: Kaç çeşit dua vardır?

Elcevap: Duanın dört kısım olduğu Muhammed bin Hanefiye’den rivayet edilmiştir.

Birincisi: Rağbet duasıdır. Cenneti istemek gibi istek duasıdır. Ve eller gökyüzüne açılarak yapılır.

İkincisi: Rahbet duasıdır. (korku duası) Cehennemden kurtulmayı niyaz etmektir. Burada bu dua yapılırken ellerini yüzüne koyar denilmişse de Bahır’da ellerinin sırtı yüzüne çevrileceği bildirilmiştir.

Üçüncüsü: Niyaz duasıdır. Ya Rab ben senin fakir ve hakir kulunum gibi halisane duadan ibarettir. Bunda cenneti istemek veya cehennemden kurtulmayı dilemek gibi bir şey yoktur. Bunda küçük parmağı ile yüzük parmağını yumar. Orta parmağı ile baş parmağını halka yaparak şehadet parmağı ile işaret eder.

Dördüncüsü: Gizli duadır. Gizli duada el kaldırmak olmadığı Münye şerhinde beyan edilmiştir. Çünkü el kaldırmak ilan demektir. (İ. Abidin 2. Cilt, 300.- 302. Sh.)

Sual: Duadan sonra ne yapar?

Elcevap: Sonra kalkıp gitmek isterse ya sağ tarafından yahud sol tarafından kalkar. Rasulullah (s.a.v.)’in her iki tarafından kalktığı sahih rivayetle sabit olmuştur. (İ. Abidin 2. Cilt, 350. Sh.)

Sual: Kadın namazda hangi yerlerde erkeklerden ayrılır?

Elcevap: Zeylai (r.a.): “Kadın namazda on yerde erkeklerden ayrılır.” demiştir. Kadın erkeğe şu yerlerde muhalefet eder:

—Tekbirde ellerini omuzları hizasına kadar kaldırır.

—Ellerini yenlerinden çıkarmaz.

—Kıyamda sağ elini sol eli üzerine, memeleri altına koyup el bağlar.

—Rüku’da az eğilir, dizlerine dayanmaz.

—Rüku’da parmaklarını açmaz bilakis yumar, ellerini dizlerine koyar,

—Rüku ve sücudunda toplanıp büzülür, karnını iki uyluğundan ayırmayarak yapıştırır. Kollarını yere döşer. Koltuğunu secdede açmaz.

—Teşehhüdde teverrük yapar, yani sol yanı üstüne oturup iki ayaklarını sağ tarafından çıkarır.

—Teşehhüdde ellerini parmaklarının uçları dizlerine varacak şekilde uylukları üzerine koyar, parmaklarını biraraya toplar.

—Namazda başına bir şey gelirse el çarpar. Tesbih etmez.

—Erkeklere imam olamaz.

—Kadınların cemaat olmaları mekruhtur. Cemaat olurlarsa, imam ortalarına durur.

—Kadının cemaata gitmesi mekruhtur.

—Erkeklerle beraber olursa arka safa durdurulur.

—Kadına Cuma namazı yoktur.

(İ. Abidin 2. Cilt, 295.- 296. Sh.)

Bununla ilgili bir yanıt "FIKHU’L KEBİR"

  1. abdullahozturk Posted on 05 Şubat 2014 at 14:14

    Guslün Farzları: Ağzını, burnunu ve bütün bedenini kamilen yıkamaktır. (İ. Abidin 1. Cilt, 219. Sh.)
    Niyet farz değildir. Sünnettir. Kalben niyet kafidir.
    Rasulullah (s.a.v.) gusül abdesti alırken önce avret yerlerini yıkardı.
    Meymune: “Ben Peygamber (s.a.v.)’e yıkanmak için su koydum. Evvela suyu ellerine döktü ve onları iki yahud üç defa yıkadı. Sonra sağ eliyle sol eline dökerek edeb yerlerini yıkadı ve elini yere sürttü. Sonra mazmaza ve istinşak yaptı. Yüzünü ve kollarını yıkadı. Sonra başını üç defa yıkadı. Arkasından bütün bedenine suyu dökündü. Sonra yerinden çekilerek ayaklarını yıkadı.” demiştir. (İ. Abidin 1. Cilt, 230. Sh.)
    Hanefi mezhebinde avret yerine el sürmek abdesti bozmaz. Allah’a emanet olun.

Bir Cevap Yazın