Allah’ın azabından emin olmak, kişiyi dalalete sürükler. Cennete gideceğinden emin olmak ucbdur. Şu meseleleri düşünmek insanı ucba girmekten alıkoyar.
1) Dayak yiyen boksör müsabaka sonunda kazandım zanneder. Herkes attığı yumruğu sayar, yediğini saymaz.
İnsanlar, dağ kadar günahlarını küçük görür, az olan hasenatını çok zanneder. Hz. Adem bir günah işledi, sadece bir günah, insanlık binlerce seneden beri bunu konuşuyor.
Halbuki sadece Allah’ın rahmetine ve affına güvenmeliyiz.
2) Ahirette hesap etmediğimiz şeylerle karşılaşacağız.
“Onların hiç hesab etmedikleri şeyler Allah tarafından karşılarına çıkarılmıştır.” (Zümer: 47.)
*İnsanlar o gün, duyması gerekirken duymadıklarından, görmesi gerekirken görmediklerinden, konuşması gerekirken konuşmadıklarından, inanması gerekirken inanmadıklarından ve yapması gerekirken yapmadıklarından hesaba çekilecek!
3) Ahiret kurlarını bilmiyoruz. Kıratın ağırlığı neye tekabül ediyor bilmiyoruz. Mizanda amellerin ağırlığını bilmiyoruz. Bir farz namaz veya bir farz oruç, hangi haramın ağırlığına tekabül ediyor? Bildiğimiz bize bildirilen kadar. İmandan sonra güzel ahlakın, namaz ve oruç kadar mizanda ağırlığı olacak.
Ebu Derda’dan (r.a.) rivayetle, Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Mizana güzel ahlaktan daha ağır bir şey konmayacak. Muhakkak güzel ahlak, sahibini oruç ve namazın derecesine ulaştırır.” (Bezzar) (Mecma’uz- Zevaid Heysemi 13. Cilt, 168. Sh.- Hadis No: 12678.) (Ravileri güvenilir kimselerdir.)
4) Ahirette herkese amelleri küçük görünecek.
Utbe bin Abd’den (r.a.) rivayetle, Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kişi, annesinden doğduğu günden ölene kadar Allah rızası için yüzüstü sürünse, yine de kıyamet günü bu amelini küçük görür.” (Ahmed bin Hanbel) (Mecma’uz- Zevaid Heysemi 17. Cilt, 507. Sh.- Hadis No: 17680.) (Senedi ceyyiddir.)
Makbul olmayan, kabul görmeyen nafile ibadetlerin hiçbir faydası olmadığını bilmeyen ucba girer. Ye’s ve ucb iki vartadır. Rabb’imiz bizi bu vartalardan korusun. Korku ve ümit arasında olmak istikamettir. Hz. Ömer (r.a.) şöyle buyurdu: “Sadece bir kişi cehennemliktir deseler, “Acaba o kişi ben miyim?” diye korkarım. Sadece bir kişi cennete gidecektir deseler, “Acaba o ben miyim?” diye ümit ederim.” (Camiü’s- Sagir Şerhi 1. Cilt, 553. Sh.)
Doğru ve Yalan
*Doğruyu söylemek yetmez.
Doğruyu; doğru yerde, doğru zamanda, uygun bir üslubla ve söylenmesi gereken kimseye söylemek lazımdır.
Nerede, ne zaman, nasıl ve kime söylediğin önemlidir.
*Dürüst insana karşı yalan söylemek daha kolay gelir.
Vefalı insana ihanet daha kolay olur.
Kötülük yapacak olan, kötülük düşünmeyen kimseyi seçer.
Haksızlık, hak yönünde durana uygulanır.
Ve pisliği temiz adamın üstüne atarlar.
Ve düzenli adamın evi dağıtılır.
Ve harcamayan adam harcanır.
Ve iftira şerefli insanlara atılır.
Ve iftira eden irtifa kaybeder, alçalır.
Ve cennet ve cehennem yolu alabildiğince ayrılır.
Yazmak Hakkında
Okumak her zaman için yazmaktan daha keyifli, daha güvenli ve daha faydalı. Yazarken bildiklerini dökersin, okurken bilmediklerini öğrenirsin. Yani yazarken yerinde sayarsın, okurken yükselirsin. Çok okumayı çok yazmaya her zaman tercih ederim. Fakat bazen elinde olmadan kelimeler dökülüyor ve yazıyorsun. Yazdıkların seni bağlıyor. Okudukların seni uçuruyor. Okudukça özgürleşirsin. Yazdıkça bağlanırsın.
Yazmak cesaret ister. Okumak merak ister.
Yazmak ne kadar zor! Okumak ne kadar kolay!
Konuşmak ne kadar zor! Dinlemek ne kadar kolay!
Bununla birlikte,
Okumakta Fettah ismi tecelli eder.
Yazmakta Hafiz ismi tecelli eder.
(Cevher İnci Altın isimli kitaptan)
Abdullah ÖZTÜRK








Bir Cevap Yazın