Allahu Teala (c.c.) şöyle buyuruyor: Kim sana gelen ilimden sonra seninle tartışmaya kalkarsa, de ki: “Gelin oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, kendimizi ve kendinizi çağıralım, sonra gönülden lanetle dua edelim de, Allah’ın laneti yalancıların üzerine olsun!” (Al-i İmran: 61.)
Yalancılar yalanlarında direnirse doğru sözlü olanların haklı oldukları nasıl bilinir? Lanetleşen yalancı kimsenin üzerine bela ve musibet yağar. Onların durumu dünyada ancak bu şekilde ortaya çıkacaktır.
Necran heyeti, altmış süvari olarak Peygamber Efendimiz’in yanına geldiler. Bu altmış kişinin idaresini ondört kişi üstlenmişti. Ancak her hususta karar sahibi üç kişi idi ki, bunlar onların eşrafı ve efendileri idi. Bunlar: Akib, Seyyid ve Alkarna oğlu Ebu Harise idi. Mesih (İsa) peygamberin durumu üzerinde tartışıyorlardı. Bununla ilgili ayeti Cenab-ı Hak Al-i İmran suresinde inzal buyurmuştur. İsa peygamberin durumunu, yaratılışının evveliyatını ve kendisinden önce de anasının yaratılışını beyan buyurmuştur. Necranlı heyetin kendi davetine icabet etmemeleri halinde Rasulüne, onlarla lanetleşmesini emretmişti. Necranlılar onun iki gözünü ve iki kulaklarını görünce tartışmaktan vazgeçmiş, lanetleşmeye yanaşmamışlardı. Barış ve sulhe meyletmişlerdi. Sözcüleri olan Akib Abdul Mesih şöyle demişti: “Ey Hristiyanlar topluluğu! Muhammed’in kitab sahibi bir peygamber olduğunu elbetteki bilmişsinizdir. Peygamberiniz İsa hakkında size ayrıntılı bilgi getirmiştir ve yine şunu kesinlikle bilmektesiniz ki hiçbir peygamber, bir kavimle lanetleşsin de sonra o kavmin büyükleri hayatta kalsın, küçükleri de yetişip büyüsün; bu mümkün değildir. Peygamberle lanetleşen bir kavmin kökü kazılır. Eğer onunla lanetleşmekten vazgeçer ve tartışmaya girmezseniz, dininizde kalabilir ve bu yaşantınızı sürdürebilirsiniz. Gelin, bu adamla (Rasulullah ile) musalaha yapın ve memleketinize geri dönün.
Rasulullah (s.a.v.) Efendimiz’e gelerek ondan, kendilerine cizye tarhetmesini ve kendileriyle birlikte güvenilir bir insanı göndermesini talep ettiler. Rasulullah da Ebu Ubeyde b. Cerrah’ı onlarla gönderdi. (İbn Kesir, El Bidaye Ve’n-Nihaye, Çağrı Yayınları)
Elde Kur’an gibi bir mu’cize-i baki varken,
Başka burhan aramak aklıma zaid görünür.
Elde Kur’an gibi bir burhan-ı hakikat varken,
Münkirleri ilzam için gönlüme sıklet mi gelir?
(25. Söz)
*Allah Teala kendi kitabından başka hiçbir kitabın hatasız olmasını takdir buyurmamıştır. Kendi kitabı için ise: “Ona önünden ve arkasından batıl gelemez.” buyurmuştur. (İ. Abidin 1. Cilt, 27. Sh.)
Allahu Teala (c.c.) şöyle buyuruyor: Kim sana gelen ilimden sonra seninle tartışmaya kalkarsa, de ki: “Gelin oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, kendimizi ve kendinizi çağıralım, sonra gönülden lanetle dua edelim de, Allah’ın laneti yalancıların üzerine olsun!” (Al-i İmran: 61.)
Yalancılar yalanlarında direnirse doğru sözlü olanların haklı oldukları nasıl bilinir? Lanetleşen yalancı kimsenin üzerine bela ve musibet yağar. Onların durumu dünyada ancak bu şekilde ortaya çıkacaktır.
Necran heyeti, altmış süvari olarak Peygamber Efendimiz’in yanına geldiler. Bu altmış kişinin idaresini ondört kişi üstlenmişti. Ancak her hususta karar sahibi üç kişi idi ki, bunlar onların eşrafı ve efendileri idi. Bunlar: Akib, Seyyid ve Alkarna oğlu Ebu Harise idi. Mesih (İsa) peygamberin durumu üzerinde tartışıyorlardı. Bununla ilgili ayeti Cenab-ı Hak Al-i İmran suresinde inzal buyurmuştur. İsa peygamberin durumunu, yaratılışının evveliyatını ve kendisinden önce de anasının yaratılışını beyan buyurmuştur. Necranlı heyetin kendi davetine icabet etmemeleri halinde Rasulüne, onlarla lanetleşmesini emretmişti. Necranlılar onun iki gözünü ve iki kulaklarını görünce tartışmaktan vazgeçmiş, lanetleşmeye yanaşmamışlardı. Barış ve sulhe meyletmişlerdi. Sözcüleri olan Akib Abdul Mesih şöyle demişti: “Ey Hristiyanlar topluluğu! Muhammed’in kitab sahibi bir peygamber olduğunu elbetteki bilmişsinizdir. Peygamberiniz İsa hakkında size ayrıntılı bilgi getirmiştir ve yine şunu kesinlikle bilmektesiniz ki hiçbir peygamber, bir kavimle lanetleşsin de sonra o kavmin büyükleri hayatta kalsın, küçükleri de yetişip büyüsün; bu mümkün değildir. Peygamberle lanetleşen bir kavmin kökü kazılır. Eğer onunla lanetleşmekten vazgeçer ve tartışmaya girmezseniz, dininizde kalabilir ve bu yaşantınızı sürdürebilirsiniz. Gelin, bu adamla (Rasulullah ile) musalaha yapın ve memleketinize geri dönün.
Rasulullah (s.a.v.) Efendimiz’e gelerek ondan, kendilerine cizye tarhetmesini ve kendileriyle birlikte güvenilir bir insanı göndermesini talep ettiler. Rasulullah da Ebu Ubeyde b. Cerrah’ı onlarla gönderdi. (İbn Kesir, El Bidaye Ve’n-Nihaye, Çağrı Yayınları)
Elde Kur’an gibi bir mu’cize-i baki varken,
Başka burhan aramak aklıma zaid görünür.
Elde Kur’an gibi bir burhan-ı hakikat varken,
Münkirleri ilzam için gönlüme sıklet mi gelir?
(25. Söz)
*Allah Teala kendi kitabından başka hiçbir kitabın hatasız olmasını takdir buyurmamıştır. Kendi kitabı için ise: “Ona önünden ve arkasından batıl gelemez.” buyurmuştur. (İ. Abidin 1. Cilt, 27. Sh.)