Bu sorunun cevabı kulun günahtan sonra ki haline bağlıdır. Eğer ekber’ül- kebair ve mubikat-ı seb’a tabir edilen helak edici günahlardan işledi ise bunların insan ruhuna ve kalbine verdiği azim zararlar neticesinde duası sathi ve suni olacağından ve üzerinde gazabı ilahi tecelli ettiğinden duası makbul olmaz. Veya günahları serbest işleyip istiğfar etmemek ve aldırmamak duanın makbul olmasına manidir. Fakat küçük günahlardan işledi ise (vakit namazlarını kılmak bunların affına vesiledir) veya hangi günah olursa olsun pişmanlık içinde Allah’a yöneldi ise Cenab-ı Hak ona merhamet eder, affeder ve duasını kabul eder ümidindeyiz.
Allahu Teala (c.c.) şöyle buyuruyor: “Allah’ın kabul edeceği tevbe, ancak cahillikle bir kötülük yapıp hemen ardından tevbe edenlerin tevbesidir. İşte Allah onların tevbesini kabul eder. Allah, Alim’dir, Hakim’dir.” (Nisa: 17.) (Nahl: 119.)
Bu sorunun cevabı kulun günahtan sonra ki haline bağlıdır. Eğer ekber’ül- kebair ve mubikat-ı seb’a tabir edilen helak edici günahlardan işledi ise bunların insan ruhuna ve kalbine verdiği azim zararlar neticesinde duası sathi ve suni olacağından ve üzerinde gazabı ilahi tecelli ettiğinden duası makbul olmaz. Veya günahları serbest işleyip istiğfar etmemek ve aldırmamak duanın makbul olmasına manidir. Fakat küçük günahlardan işledi ise (vakit namazlarını kılmak bunların affına vesiledir) veya hangi günah olursa olsun pişmanlık içinde Allah’a yöneldi ise Cenab-ı Hak ona merhamet eder, affeder ve duasını kabul eder ümidindeyiz.
Allahu Teala (c.c.) şöyle buyuruyor: “Allah’ın kabul edeceği tevbe, ancak cahillikle bir kötülük yapıp hemen ardından tevbe edenlerin tevbesidir. İşte Allah onların tevbesini kabul eder. Allah, Alim’dir, Hakim’dir.” (Nisa: 17.) (Nahl: 119.)